[Sagopa]
Cihanda kaybolan yıllarım ve içine düştüğüm feci günahlarım, sakladığım sevaplarımla yaşadım. Faciaların bedelleriyle ağladım, ben anladım, karikatür komedya koydum adını buranın. Deneyiminle deneyi bir denek misin Sago? Gırtlağında halata bağlı sen binek misin Sago? Rüzgârın hızıyla savrulur sözün elaleme. Onların şamarlarında ezilen bir sinek misin Sago? Rap dölüyle üreyen her satır karamsarhanenin dili, Sagopa yaşlı bir çocuktu zaten yıllar öncesi. Aknelerime dokunamazdım, kan gölü olurdu suratım, lisede aynadan kaçardım, yorgan altı ağlardım. Ben parayla geç tanıştım, çok güzeldi aşık olamadım, yine de vardı kalbini çaldığı dostlarım. Ben onunla "merhaba" sohbetinde kaldım, yüz göz olamadım, aldattığı dostlarımda merabalaşırım. Yağmalanmış her taraf ve hibme olmuş ber taraf, kadim bedenler işgüzar seçil ve seç civarlarında tek mi kaldı Kajmeran? Dudaklarımda bal yok, oysa tek dilekti mutluluk.
[Sagopa]
Sönen mumun emanetiydi gözüme sanki karanlık, dönen şu dünya sanki taş ve biz içinde çorbalık. Katıksız iyiyi bulana dek mi sürecek tek devamlılık? Beddua, kötüyü servis edene sordum. Biz doğarken dargındık. Hoş seda duyun sabah bir martı uçurun gökyüzünden, hediye edilen günlerinde bir duacı ol uluya anlaşılmadan kapanmasın, o gözlerin sulanmasın darbeler yesen de yüreğine affetmek en asil intikam. Varsa bir duvar dayan, yoksa bir duvar yarat, karanlık olduğunda mumdan bir güneş yarat, kanatların kırılmasın, umutların nicesi 24 karat. Belki talan olan o manzaran tedavi acizi. Ya belki kalanı hür tutan ümit tebessümünde yaralı kim bilir? Sen sefilse duygular, ömrün yarısı yalpalar, zamanda doğar o anlar ya da bir anda yok olurlar. Kalleş olsa dahi bir an için o yadigâr dostlar, etme ses ve affet, bir gülücük haşlar. Gözlerinde damla yaş var. Bir hüsran aldı can hicranla kanar.
Yarını olmayan, dünlere yazılmış her şiir ve şair olmuş her fikir ki kaleme düşmüş her sözü. Hep karanlık anlatıldı şarkılarda gün yüzü, yalpalayan ömürler aşikar hüzün görüntüsü. Yanlızlıkla sevişir oldum, karanlık hep zifir ve gökyüzünde güneşin doğum sancılarını bekledim. Doğmamış çocuktu doğacak her ışık, hazin sihir ki hediye olacak her yarın manevi hazinedir. Vasiyetimdir cümlelerimin her kelimesi sahi, asi Sagopa yorgun tek tabanca 26 arifesi. Kimler önüne geçebilir zamanın akışının, cümlelerimin noktalarına kaç zamanda ulaşılır? Yaşarım iskeletler diyarında, bir et parçasıyım. varımı yoktan aldım. Daldım çoktan derin uykuma vardım. Beklemekle geçti yıllarım ve karbeyazdı saçlarım, karamsar yazdı rhymelarım ve tarumardı sabrım. Harbi yaşadım benliğimle çok savaştım, yazdım olmadı ve kaçtım, rap uzattı elini, çekti kulağımı, yaz dedi emir ve farzdır. Farzın adresinde sen ikamet halinde bu tanrıdan bir arzdır. Öylesine güç oldu böylesine bir gidişi resmetmek, kalemi makina yaptım, her çizikte kareler aldı. Sundum önüne yaradanın ve bekledim cevabını, hep cevapsız kaldı çağrım, bağırdım.
Raks edemedim, yine yenildim
Aksini göremedim, kör oldum
Haksızın vuramadım şakağına
Baksın kör gözlerime
Çuvala konulan her ölüydü günüme zehri zerkeden ve yuvası yıkılan her virandı parasal harbe itilen. Zoraki savaşa alınanlardı okulu terkedenler ve eli bıçaklı her bebeydi kabusumda raksedenler. Buna da çok şükür demekle geçti onca garibe sene ve lehine gidişi rehine tuttuk fetine kaktık. Olmamış diyaların adını koyduk otura kaldık kıçımız üstü isyan etti kadere sıvadık yo. Horoscopelarınla yarına bir bakış mı bugünün aksilikle geleni dışlamak mı sömürün? Hepiniz gömülün! Fallar oynasın bu oyunu, sallar sallasın. Sonunu bir duada gizle ödülün, bir nazarda saklı hüznün. Temelli varoluş hayali boşunadır, vaatleri sisteminde virüsü saklar her beyin ve an çatar, atak yapar ve bin çuval ceset kapar. Tenhalar yüzgörümlük yurt olur, zaman donar.
Raks edemedim, yine yenildim
Aksini göremedim, kör oldum
Haksızın vuramadım şakağına
Baksın kör gözlerime